top of page

Türk Ceza Kanunu 30. Madde ( TCK madde 30) - HATA

  • Yazarın fotoğrafı: Yakup YIKILMAZ
    Yakup YIKILMAZ
  • 25 Şub
  • 3 dakikada okunur

Hata

Madde 30- (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.

(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.



Madde 30- Madde metninde çeşitli hata hâlleri düzenlenmiştir.

Birinci fıkrada suçun maddî unsurlarında hataya ilişkin hükme yer ve­rilmiştir. Kast, suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istene­rek gerçekleştirilmesidir. Bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise, maddî unsurlarda hata olarak adlandırılır. Böyle bir hata kastın varlığına engel olur. Örneğin, kişi vestiyerden kendisi­ninki zannederek başkasının paltosunu alır. Keza, kişi gece karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır ve dolayısıyla; bu insan ölür veya yaralanır. Örnek olarak verilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı; işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir.

Fıkrada ayrıca, maddî unsurlarda hata hâlinde, taksirle sorumluluğa ilişkin hükme yer verilmiştir. Buna göre, meydana gelen neticeye ilişkin olarak gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsaydı böyle bir netice ile karşıla­şılmazdı şeklinde bir yargıya ulaşılabiliyorsa; taksirle işlenmiş bir suç söz konusu olur. Ancak bu durumda neticenin taksirle gerçekleştirilmesinin ka­nunda suç olarak tanımlanmış olması gerekir. Bu nedenle, kendisinin sana­rak başkasının çantasını alan kişinin yanılgısında taksirin varlığı kabul edilse bile; kanunda hırsızlık fiilinin ancak yararlanma kastıyla işlenebileceği belirtildiği için; böyle bir olay dolayısıyla ceza sorumluluğu doğmayacaktır. Buna karşılık, av hayvanı zannederek gerçekte bir insana ateş edip onun ölümüne neden olan kişinin bu hatasında taksiri varsa, adam öldürme ka­nunda taksirle işlenen bir suç olarak da tanımlandığı için, böyle bir olayda fail, taksirle adam öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.

Kastın varlığına engel olan hata, suçun sadece temel şekline ilişkin unsurlar hakkında değil, aynı zamanda failin daha ağır veya hafif ceza ile cezalandırılmasını gerektiren nitelikli unsurları bakımından da ortaya çıka­bilir. İkinci fıkra ile kişinin, suçun nitelikli unsurlarına ilişkin hatasından yaralanması öngörülmüştür.

Hükûmet Tasarısının 23’üncü maddesinin birinci fıkrasında 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 52’nci maddesinde düzenlemeye paralel olarak şa­hısta hata ve hedefte sapma hâli düzenlenmiştir.

“Şahısta hata” aslında bir ve ikinci fıkra hükümleri bağlamında düşü­nülmesi gereken bir durum olduğu için, bu hususa ilişkin ayrı bir hükme yer verilmesi gereksiz görülmüştür.

Keza, hedefte sapma hâli ile ilgili olarak bu madde kapsamında dü­zenleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Çünkü hedefte sapma hâlinde bir hata söz konusu değildir. Bu durumda suçların içtimaı hükümleri kapsa­mında değerlendirilmesi gereken bir sorun söz konusudur. Nitekim, uygu­lamada da hedefte sapma, suçların içtimaı ve özellikle fikri içtima bağla­mında ele alınmaktadır.

Hükûmet Tasarısının 23’üncü maddesinin 3’üncü fıkra veya bendinde düzenle­nen “hukuka uygunluk nedenlerinde hata” ile ilgili hüküm, bölüm başlığına paralel olarak değiştirilmiştir. Madde metnindeki “hukuka uygun­luk neden­leri” yerine, “ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” ibaresi konulmuştur. Somut olayda söz konusu nedenlere ait koşulların ger­çekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanabilecektir. Ancak, bu­nun için hatanın kaçınılmaz olması gerekir. Hatanın kaçınılabilir olması durumunda ise, kişi işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulacak ve fakat bu hata, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.



TCK Madde 30 – Hata

Ceza hukukunda, failin fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmemesi durumu, kastın oluşmadığını gösterir. Yani, failin yanlış veya eksik bilgiye dayanarak hareket etmesi, kasıt unsurlarının mevcut olmamasına yol açar. Bu durumda fail, bilerek ve isteyerek hareket etmemiş sayılır ve ceza sorumluluğu taksir kapsamında değerlendirilir.

Örneğin, bir kişi işlediği eylemin suç teşkil ettiğini fark etmeden, yanlış bir inançla hareket ettiğinde, fiilin öngörülemeyen sonuçları nedeniyle ceza indirimi uygulanabilir. Ayrıca, suçun daha ağır veya hafif nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hata yapan kişi, bu hatasından yararlanarak cezasında indirim elde edebilir. Bu düzenleme, adaletin sağlanması açısından failin gerçek niyet ve öngörü durumunun titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyar.


Av. Yakup YIKILMAZ

Tel: +90 552 406 51 50


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© 2024 by YIKILMAZ HUKUK & DANIŞMANLIK Powered and secured by Wix

  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page