top of page

Türk Ceza Kanunu 32. Madde ( TCK madde 32)

  • Yazarın fotoğrafı: Yakup YIKILMAZ
    Yakup YIKILMAZ
  • 3 Mar
  • 5 dakikada okunur

Akıl hastalığı

Madde 32- (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.


(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.



KANUN GEREKÇESİ


Madde 32- Kusur yeteneğini etkileyen bir neden olan akıl hastalı­ğının varlığı durumunda, kişi işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamamakta veya işlediği fiille ilgili olarak irade yeteneği önemli öl­çüde etkilenmektedir. Kişi bu durumda kusurlu olamayacağından, hakkında cezaya hükmedilemeyecektir. Ancak, fiili hukuka aykırı niteliğe sahip oldu­ğundan, kişi hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine başvurula­caktır.


Ayrıca işaret etmek gerekir ki, akıl hastalığı kişinin işlediği her fiil açısından algılama veya irade yeteneği üzerinde etkili olmayabilir. Örneğin, kleptomani akıl hastası olan kişinin hafif değerdeki şeylere yönelik olarak işlediği hırsızlık suçu açısından irade yeteneğinin olmadığı söylenebilir. Ancak, bu kişinin kasten adam öldürme suçunu işlemesi durumunda, malûl olduğu akıl hastalığı bu fiille ilgili olarak algılama ya da irade yeteneğini etkilemez.


Kişinin akıl hastası olup olmadığının tespiti ile hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceğini, davranışlarını ne surette etkilediğini genel olarak belirleme, tıbbî bir konudur. Uzman bilirkişi bu hususu ortaya koyduktan sonra, akıl hastası olan kişinin somut olay açı­sından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığını, akıl hastalığının somut olay açısından kişinin bu yeteneklerini ne ölçüde etkilediğini normatif olarak belirleme görevi, hâkime aittir.


Hükûmet Tasarısında akıl hastalığı durumunda kişinin kusur yeteneği, akıl hastası hakkında uygulanacak tedbirler ve bunların usulü aynı maddede düzenlenerek, farklı konuları ilgilendiren hükümler tek bir madde içinde yer almaktaydı. Sistematik açıdan hatalı olan bu düzenleme değiştirilmiştir. Madde metninde sadece akıl hastalığının kusur yeteneğine etkisi düzenlen­miş; buna karşılık, akıl hastaları hakkında uygulanacak güvenlik tedbirleri­nin ilgili bölümde düzenlenmesi uygun bulunmuştur.



AVUKATIN YORUMU


TCK Madde 32 – Akıl Hastalığı ve Ceza Sorumluluğu


Ceza hukukunda bireylerin işledikleri fiillerden sorumlu tutulabilmesi için belirli zihinsel yetilere sahip olması gerekir. Hukuk düzeni, suç işleyen herkesin aynı derecede sorumlu tutulamayacağını kabul eder ve özellikle akıl hastalığı bulunan bireyler için ayrı düzenlemeler öngörür. Türk Ceza Kanunu’nun 32. maddesi, akıl hastalığının ceza sorumluluğunu nasıl etkilediğini açıkça ortaya koyar. Bu maddeye göre, akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan ya da davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişilere ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirleri uygulanabilir.


Ceza yargılamasında failin akıl sağlığı, suçun işleniş biçimi ve failin suç işleme sırasında içinde bulunduğu ruh hali, cezanın belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Özellikle ağır ceza avukatı tarafından yürütülen savunmalarda, müvekkilin psikolojik durumunun hukuki çerçevede nasıl değerlendirileceği büyük bir öneme sahiptir.


Ceza Hukukunda Akıl Hastalığı Kavramı


Ceza sorumluluğu, ancak failin kendi iradesiyle ve bilinçli bir şekilde suç işlemesi halinde doğar. Bu nedenle, akıl hastalığı bulunan kişilerin cezai sorumlulukları, diğer bireylerden farklı olarak değerlendirilir.

TCK 32 kapsamında bir kişinin ceza sorumluluğunun ortadan kalkması için:

  1. Akıl hastalığına sahip olması

  2. Suçun işlendiği sırada bu hastalığın etkisi altında olması

  3. İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ciddi şekilde azalması

Bu unsurların birlikte bulunması gereklidir. Aksi halde, kişinin cezai sorumluluğu kısmen devam edebilir ve indirimli ceza uygulanabilir.


Örneğin, şizofreni hastası bir bireyin, hastalığının ileri evresinde sanrılar ve halüsinasyonlar nedeniyle birini öldürmesi durumunda, bu kişi eğer fiilini gerçekleştirdiği anda gerçeklikten kopmuşsa ve eyleminin sonuçlarını algılayamıyorsa cezai sorumluluktan muaf tutulabilir. Ancak, akıl hastalığı bulunan ancak tedavi gören ve bilinçli bir şekilde hareket edebilen bir kişi için cezai indirim uygulanabilir ama tamamen ceza sorumluluğundan kurtulması mümkün olmayabilir.


TCK 32’ye Göre Ceza Sorumluluğu ve Güvenlik Tedbirleri


TCK 32, akıl hastalığı nedeniyle cezai sorumluluğu bulunmayan bireylerin serbest bırakılmasını değil, güvenlik tedbirlerine tabi tutulmasını öngörmektedir. Bu tedbirler, toplumun korunması ve failin rehabilite edilmesi amacı taşır.

Bu kapsamda uygulanabilecek güvenlik tedbirleri şunlardır:

  • Akıl hastasının yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda tedavi altına alınması

  • Zorunlu tıbbi takip altında tutulması

  • Belirli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilmesi ve tedavinin sürdürülmesi

Örneğin, suç işleyen bir kişi psikiyatrik tedaviye ihtiyaç duyuyorsa, mahkeme bu kişinin cezaevine gönderilmesi yerine bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi altına alınmasına karar verebilir. Bu, failin cezalandırılması yerine tedavi edilmesini ve tekrar suç işlememesini sağlamak için alınmış bir önlemdir.


Eğer kişi belirli bir süre sonunda toplum açısından tehlike oluşturmayan bir duruma gelirse, sağlık kurulu raporlarına dayanılarak serbest bırakılabilir. Ancak, bireyin tedavi süreci boyunca sürekli takip edilmesi gerekir.


Akıl Hastalığı Nedeniyle Ceza İndirimi


TCK 32, ceza sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmadığı durumlar için de özel hükümler içermektedir. Birinci fıkraya göre, kişinin akıl hastalığının tamamen cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak seviyede olmaması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 25 yıl hapis cezası, müebbet hapis cezası yerine 20 yıl hapis cezası uygulanır.


Bu kapsamda değerlendirilebilecek bazı örnekler şunlardır:

  • Bipolar bozukluk gibi dönemsel akıl hastalıkları bulunan bir kişinin, suç işlediği sırada mani (aşırı taşkınlık) veya depresif nöbet sırasında olması

  • Duygusal dengesizlik veya ağır stres altında olan kişilerin, akıl sağlığını kısmen etkileyen psikolojik bir rahatsızlık yaşaması

  • Ağır psikiyatrik bozuklukları olan ancak tedaviye erişimi olmayan bireylerin, suça eğilim göstermesi

Bu tür vakalarda, mahkeme sanığın ceza sorumluluğunu tamamen kaldırmasa da, verilecek cezada önemli ölçüde indirim yapabilir.


Akıl Hastalığı Savunmasında Avukatın Rolü


Bir ağır ceza avukatı, müvekkilinin akıl hastalığının varlığını ve suç işleme anındaki zihinsel durumunu mahkemeye doğru şekilde sunmakla yükümlüdür. Çünkü mahkeme, her akıl hastalığını otomatik olarak ceza indirimi veya ceza muafiyeti için yeterli görmez.


Bu nedenle, bir sanığın akıl sağlığının cezai sorumluluğunu etkilediğini ispatlamak için şu deliller sunulmalıdır:

  • Adli tıp raporu

  • Psikiyatrist raporları

  • Sanığın geçmiş psikolojik tedavi süreçlerine dair belgeler

  • Tanık ifadeleri (aile bireyleri, doktorlar vb.)

  • Olay sırasında sanığın akıl sağlığını etkileyen ilaç kullanımı veya tedavi süreçleri


Örneğin, şizofreni tanısı konmuş bir sanık için, mahkemenin adli tıp raporu aldırması ve uzman görüşlerini dinlemesi gerekir. Eğer sanığın suçu işlediği esnada bilinçsiz bir ruh hali içinde olduğu kanıtlanabilirse, cezai sorumluluk ortadan kalkabilir.

Buna karşılık, akıl hastalığını bir savunma stratejisi olarak kullanmaya çalışan sanıkların iddiaları, mahkeme tarafından titizlikle incelenir. Ceza yargılamasında sıkça karşılaşılan haksız akıl hastalığı savunmaları, genellikle tıbbi belgelerle desteklenmediği için kabul edilmez.


Sonuç: Akıl Hastalığı ve Ceza Hukuku


TCK 32, akıl hastalığı olan bireylerin cezai sorumluluklarını belirlerken adil ve dengeli bir yaklaşım sergilemeyi amaçlamaktadır. Bir bireyin suç işlediği esnada akıl hastalığı nedeniyle bilinçsiz bir ruh hali içinde olması, onun cezai sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilir. Ancak, kişi suç işlediği sırada kısmen bilinçli bir haldeyse, bu durumda ceza indirimi uygulanır.


Ceza avukatları, bu tür davalarda müvekkilin akıl sağlığına ilişkin somut delilleri mahkemeye sunarak adil bir karar alınmasını sağlamakla yükümlüdür. Özellikle ağır ceza davalarında, akıl hastalığı nedeniyle cezai sorumluluğun olup olmadığı titizlikle değerlendirilir ve gerekirse sanık, cezaevine gönderilmek yerine tedavi altına alınabilir.

Bu nedenle, bir suç isnadıyla karşı karşıya kalan ve akıl hastalığı sebebiyle ceza indirimi veya sorumluluk muafiyeti talep eden bireylerin, konusunda uzman bir ağır ceza avukatıyla süreci yönetmesi büyük bir önem taşır.


Av. Yakup YIKILMAZ


Tel: +90 552 406 51 50

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


© 2024 by YIKILMAZ HUKUK & DANIŞMANLIK Powered and secured by Wix

  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page