Türk Ceza Kanunu 31. Madde ( TCK madde 31) - Yaş Küçüklüğü Halinde Yapılacak İndirim
- Yakup YIKILMAZ
- 3 Mar
- 6 dakikada okunur
Yaş küçüklüğü
Madde 31- (1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
GEREKÇESİ
Madde 31- Kişinin, fiziksel gelişimine paralel olarak, toplumun değer yargılarını, bunların anlam ve içeriğini algılama yeteneği gelişmektedir. Yine bu gelişim sürecinde algılama yeteneğinin yanı sıra, ayrıca toplumdaki ölçü davranış kurallarının gerekleri doğrultusunda hareketlerini yönlendirebilme (irade) yeteneği de gelişmektedir.
Suç oluşturan fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olması, çocuk açısından kusurluluğu mutlak surette ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmiştir.
İzlenen suç ve ceza politikasının gereği olarak, bu gruba giren yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olmadığı normatif olarak kabul edilmiştir. Çünkü, bu çocuklar hakkında ceza yaptırımının uygulanması, cezanın özel önleme ve yeniden topluma kazandırma işlevi bakımından tamamen ters etki gösterecektir. Hatta, bu çocuklarla ilgili olarak ceza kovuşturmasına ilişkin işlemlerin yapılması, psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirebilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna sürüklenmiş olan bu çocuklarla ilgili olarak, sadece koruyucu ve eğitici nitelikte olan güvenlik tedbirlerine başvurulabilir.
Çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde bulunan on iki yaşını doldurmuş ve fakat henüz on beş yaşını tamamlamamış kişiler, genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber, bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta ve bazı davranışlar açısından iradesine yeterince hâkim olamamaktadır. Bu nedenle, suç oluşturan bir fiili işlediği sırada on iki yaşını bitirmiş olup da henüz on beş yaşını bitirmemiş olan kişilerin, işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi hâlinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir.
Bu grup yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hâkimi tarafından tespit edilir. Ancak, bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bulunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlanması istenir. Çocuk hâkimi, hazırlanan bu raporları, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı değerlendirmede dikkate alır.
Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilir.
Çocuk hâkimi, işlediği suç açısından ceza sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği yaş küçüğü hakkında ise kural olarak indirilmiş cezaya hükmedecektir.
Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş ve fakat henüz on sekiz yaşını tamamlamamış gençler, normal koşullarda, gerçekleştirdikleri davranışların hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğine sahip olmakla birlikte; bu kişilerin, davranışlarını yönlendirme yetenekleri yeterince gelişmemiş olabilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna girmiş olan gençlerin, işledikleri suçlar bağlamında irade yeteneğinin zayıf olduğu normatif olarak kabul edilmiştir. Azalmış kusur yeteneğine sahip bulunan gençler hakkında kural olarak indirilmiş cezaya hükmedilir.
AVUKATIN NOTU
TCK Madde 31 – Yaş Küçüklüğü ve Ceza Sorumluluğu
Ceza hukuku, bireyin işlediği fiillerin sonuçlarını değerlendirirken, failin yaşı gibi önemli unsurları göz önüne alır. Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi, suç işleyen çocukların ceza sorumluluğunu düzenleyerek, yaş küçüklüğünün cezai sorumluluk üzerindeki etkisini belirler. Çocukların bilişsel ve psikolojik gelişim seviyeleri, onların işledikleri suçun sonuçlarını tam anlamıyla kavrayıp kavrayamadıkları ve davranışlarını yönlendirme yetenekleri açısından son derece kritik bir rol oynar. Bu nedenle, ceza hukukunda çocuklar ile yetişkinler arasında ayrım yapılması, modern hukuk sistemlerinin temel ilkelerinden biridir.
Yaş Küçüklüğü Kapsamında Ceza Sorumluluğu
1. On İki Yaşını Doldurmamış Çocuklar
TCK 31’in birinci fıkrası, on iki yaşını doldurmamış çocukların cezai sorumluluğu olmadığını açıkça belirtir. Bu yaş grubundaki çocuklar, bir suç işlemiş olsalar bile, fiillerinden dolayı ceza almazlar ve haklarında ceza kovuşturması yürütülemez. Bunun temel nedeni, bu yaştaki bireylerin henüz gelişimlerini tamamlamamış olmaları ve suç ile ceza arasındaki ilişkiyi kavrayabilecek olgunluk seviyesine ulaşmamış olmalarıdır.
Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuğun marketten izinsiz olarak bir ürün alması durumunda, bu fiil hukuken hırsızlık suçu olarak tanımlanabilir. Ancak, çocuğun bu eyleminin bir yetişkin gibi bilinçli ve kasıtlı olmadığı açıktır. Çocuk, mağazadan aldığı ürünün başkasına ait olduğunu ve bunun suç teşkil ettiğini bilse bile, genellikle bu eylemin hukuki sonuçlarını tam olarak idrak edemez. Bu nedenle, kanun koyucu bu yaş grubundaki bireyleri tamamen cezai sorumluluktan muaf tutmuştur.
Ancak, bu durum, çocuğun hiçbir yaptırıma tabi tutulmayacağı anlamına gelmez. Ceza hukukunda, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bu tedbirler, çocuğun suça yönelmesini engellemek ve onu topluma kazandırmak amacıyla alınan rehabilitasyon önlemleridir. Örneğin, ailesi tarafından ihmal edilen bir çocuk suça yönelmişse, mahkeme çocuğun koruma altına alınmasına karar verebilir veya ona uygun sosyal destek mekanizmaları oluşturulmasını sağlayabilir.
2. On İki ile On Beş Yaş Arasındaki Çocuklar
TCK 31’in ikinci fıkrası, on iki yaşını doldurmuş ancak on beş yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğunu özel bir çerçevede düzenler. Bu yaş grubundaki çocuklar için temel kriter, işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadıklarıdır. Eğer çocuk, işlediği suçun hukuki anlamını tam olarak kavrayamıyorsa ve davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemişse, cezai sorumluluk doğmaz. Bu durumda, on iki yaşından küçük çocuklarda olduğu gibi, çocuğa yönelik güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
Ancak, çocuk suçun hukuki anlamını kavrayabiliyor ve davranışlarını yönlendirebiliyorsa, yani yaptığı şeyin suç teşkil ettiğini ve bunun cezası olacağını bilerek hareket etmişse, hakkında cezai sorumluluk doğar. Bununla birlikte, çocukların cezalandırılması yetişkinlerden farklı bir şekilde gerçekleştirilir. Verilecek cezalar, yetişkinlere kıyasla önemli ölçüde indirilir.
Örneğin, 14 yaşındaki bir çocuk, önceden planlayarak bir markete girip kasadan para çalmışsa, bu eylemin bir suç olduğunu ve cezası bulunduğunu bilmesi muhtemeldir. Bu durumda, mahkeme çocuğun zihinsel gelişim seviyesini değerlendirerek onun cezai sorumluluğunun olup olmadığına karar verecektir. Eğer suçun bilincinde olduğu tespit edilirse, verilecek ceza yarıya kadar indirilebilir ve en fazla 7 yıl hapis cezası uygulanabilir.
Bu noktada, çocukların cezai sorumluluklarının tespit edilmesi için adli tıp raporları, psikolojik değerlendirmeler ve pedagog görüşleri dikkate alınır. Çocuğun yaşı tek başına belirleyici bir faktör değildir; onun zihinsel ve duygusal olgunluğu, olay sırasında verdiği tepkiler ve suçu işleme motivasyonu gibi unsurlar da mahkeme tarafından değerlendirilir.
3. On Beş ile On Sekiz Yaş Arasındaki Çocuklar
On beş yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar için cezai sorumluluk daha geniş bir çerçevede uygulanır. Bu yaş grubundaki çocuklar, işledikleri fiillerin sonuçlarını büyük ölçüde kavrayabilir ve yetişkinlere daha yakın bir bilinç seviyesine sahiptirler. Ancak, hala tam anlamıyla yetişkin olarak kabul edilmedikleri için ceza hukuku, bu yaş grubuna yönelik bazı indirimler ve hafifletici hükümler getirmiştir.
Eğer bir çocuk on beş ile on sekiz yaş arasında ve işlediği suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiriyorsa, cezası 18 ila 24 yıl arasında bir hapis cezasına çevrilir. Müebbet hapis cezası gerektiren bir suç işlemişse, cezası 12 ila 15 yıl arasında değişir. Diğer suçlarda ise, verilecek ceza üçte bir oranında indirilir ve en fazla 12 yıl hapis cezası uygulanabilir.
Örneğin, 16 yaşındaki bir gencin bir kavga sırasında aşırı öfkeyle karşısındaki kişiye ciddi şekilde zarar vermesi halinde, mahkeme onun suçun farkında olup olmadığını ve kendisini kontrol etme yetisini inceler. Eğer genç, yaptığı eylemin sonuçlarını biliyor ancak anlık bir öfke nedeniyle kendini kontrol edememişse, haksız tahrik indirimi ile birlikte yaş indirimi de uygulanarak cezası önemli ölçüde hafifletilebilir.
Yaş Küçüklüğünün Hukuki ve Sosyolojik Önemi
TCK 31, çocukların topluma kazandırılması ve suç işleme eğilimlerinin önlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Suç işlemiş bir çocuğa katı cezalar verilmesi yerine, onun suça yönelmesine neden olan sosyal, psikolojik ve ekonomik faktörler değerlendirilerek çözüm üretilmesi hedeflenmiştir. Bu nedenle, çocuk ceza hukukunda cezalandırmadan çok rehabilitasyon esas alınır.
Örneğin, suça sürüklenen çocukların büyük bir kısmının ailevi problemler, ihmal, istismar, ekonomik zorluklar veya yanlış çevresel etkiler nedeniyle suç işlediği görülmektedir. Bu gibi durumlarda, sadece cezalandırma yerine, koruma ve rehabilitasyon tedbirleri devreye girerek çocuğun yeniden suça yönelmesinin önüne geçilmesi amaçlanır.
Ayrıca, çocuklara verilen cezalar, ilerleyen süreçte onların suçlu kimliği edinmesine yol açmamalıdır. Cezaevinde geçirilen süre, çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebileceğinden, ceza hukukunda ıslahevleri, denetimli serbestlik uygulamaları ve eğitim programları gibi alternatif yaptırımlar öne çıkmaktadır.
Sonuç
TCK 31, çocukların işlediği suçlara dair cezai sorumluluğun yaşa ve bilişsel gelişime bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini düzenler. On iki yaş altındaki çocuklar tamamen ceza sorumluluğundan muafken, on iki ile on beş yaş arasındaki çocuklar bilişsel yetkinliklerine göre değerlendirilir. On beş yaşını doldurmuş çocuklar ise cezai sorumluluk taşımalarına rağmen, yetişkinlerden daha düşük cezalarla yargılanır.
Bu düzenleme, çocukların topluma kazandırılması ve suç işlemelerinin önlenmesi için önemli bir hukuki mekanizma sunar. Ceza avukatları açısından, çocuk müvekkillerin hukuki sürecini yönetirken çocuk psikolojisi, gelişim düzeyi ve rehabilitasyon imkanları dikkate alınarak savunma stratejileri geliştirilmelidir.
Av. Yakup YIKILMAZ
Tel: +90 552 406 51 50
Yorumlar